RSS

Kategori arşivi: Özlü Sözler

ÖYLE BİR KALB VERKİ YA RABBİ..

dua_eden_kız resimleri

ÖYLE BİR KALB VERKİ YA RABBİ…..

Taş atana…GÜL atalım..

ÖYLE BİR İMAN VERKİ YA RABBİ…

Kabrimizde rahat yatalım…

ÖYLE BİR ASK VERKİ YA RABBİ…

..Muhabbetinle(sevginle) yanalım…

ÖYLE BİR YASAM VERKİ YA RABBİ..

Rızanı kazanalım….

ÖYLE BİR GÜN VER Kİ YA’ RABBİ…

Her an seni analım….

ÖYLEBİR YAŞLI GÖZLER VER YA RABBİ….

….Günahımıza ağlayalım

 

Testiye Bakma, İçindeki Suya Bak..

Ne vakte kadar testinin şekli, biçimi ile üstündeki nakışlarla oyalanıp duracaksın? Testinin şeklini, nakşını bırak da içindeki suyu ara. Yani, insanların güzelliklerine, dış görünüşlerine bakma da, ahlaklarına, huylarına, tabiatlerine bak.
Ey gördüğü güzele takılıp kalan kişi! Onun suretini görüyor, manasından, yani, ahlakının güzel mi çirkin mi olduğundan gafil bulunuyorsun. Eğer akıllı bir adam isen sedefteki inciyi bul.”

Mevlana Hz.

 

Kalbin edebi sükuttur..

Kalbin edebi sükuttur…
Susan kurtulur…
Güzellik dilin altında gizlidir…
Sükut, incelik, edep ve zerafet insanı her gittiği yerde sultan yapar…

Hz.Mevlana

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Kasım 2011 in Özlü Sözler, Damlalar

 

Yan ki…

Yan ki…
Ele geçen şeyin tadı, tuzu, değeri oraya varmak için çekilen yol zahmeti kadardır.
Çölün tozunu yutmayan, dilini dudağını çöl güneşinde çatlatmayan
Zemzemin lezzetini bilemez,
Ömür boyu hayalini kurmayan Kabenin kadrini tartamaz.
O halde önce yan ki su seni kandırsın,
Acık ki ekmek damağında bir lezzet bıraksın.
Özle ki bulduğunda gerçekten bulmuş olasın..

Hz. Mevlana

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Kasım 2011 in Özlü Sözler, Damlalar, Şiirler

 

Kalbin zikirle konuşsun, dilin hikmetle sussun..

Mevlâna hz. der ki: 
“Vakit keskin kılıç gibidir, ömrü kesiyor; 
O seni kesmeden evvel sen onu kes!.. 
Kalbî zikre devam et!.. Dilin kapılarını kapat!.. 
Kalbin zikirle konuşsun, dilin hikmetle sussun.. 
Huzur buluncaya kadar öyle ol, üstün zekâ sükut etmektedir. 
Az ye, az konuş, az uyu.. 
Ameli bırakmak ne kötü bir hal.. 
“İleride amel edeceğim” demek ondan daha beter bir haldir.”

 

” Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi…

 

” Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi…

Tebessümü simâsında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi…

Aşkı tende sananı değil, aşkı ruhunda can bilenlere arat bizi!..”

Hz. Mevlana

 

O’na doğru

”Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemez oldu.Kim Sorarsa saat kaç diye… 

Cevabım hep aynı; O’na doğru

 

Zarfın içine yüreğini koyanın, dua’sı kabul edilir..

Dua…

Sevgiliye yazılmış bir mektup gibidir..

Zarfın içine yüreğini koyanın,

dua’sı kabul edilir..

 

 

Ey nefsiyle savaşan

Sevdalın şu dağı del dese, koşar delersin !

İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin.

Ey nefsiyle savaşan, iraden tutmasın pas!

Ayağımı toprağa basacağım de ve bas!..

Necip Fazıl Kısakürek

 

Susu/Yorum

Üzgünüm: Bu ülkede namazını işyerinde yasaklandığı için tuvalette, evinde ise ayıplandığı için banyoda kılmak zorunda kalan kardeşlerimiz var.

Şükrediyorum: Aşağılık bağnazlığın böylesi en aşağılık biçimlerinin din adına değil de, dine karşı uygulandığı bir ülkede yaşıyorum.

Seviniyorum: Ya tersi olsaydı… Zaten gönüllüce kılacağım namaza beni zorlasaydı o yobazlar? Seve seve örtünen genç kızlara başını kapatmalarını emretselerdi o “laiklik dini” zangoçları… İnsan onurunun biricik garantörü İslam da o zorbaların elinde bir “devrim” kırbacı olsaydı… Allah’ım sen muhafaza eyle…

Utanıyorum: Bana yasak olmadığı/yasaklanamayacağı halde, ayıplanacak değil aksine alkışlanacağım halde namazıma nazlanarak giden benim gibileri de var. El bebek gül bebek nazlandığım namaza, nazlana nazlana, adeta ittire kaktıra gidiyorum ya… Ah!

Mutluyum: Böylesi kahramanlar bizim aramızda, bu zamanda, bu topraklarda yaşıyor. Elif gibi dik, diri, duru ve doğru olarak yürüyorlar aramızda…

Umutluyum: Kulluğun hakkını veren her insan, tüm insanlık adına bir ümittir, bütün insanlığın gaflet kışından sıyrılıp meyveye durabileceğini ilan etmek üzere namaza durur. Bu isimsiz kahramanların içinde sessizce yaşadıkları o “kehf”, o mağara, zalimlerin hepsini gebertecek, zorbalıkların hepsinin üstesinden gelecek. Filizlenmeye durmuşsa tohum, taş da çatlayacak, toprak da yarılacak…

Susuyorum: (…)